Biz o kitapta hiçbir seyi noksan bırakmadık. Sure-i (Enam Ayet 38) “Kime hikmet verilirse ona çok hayır verilmiştir.” (Bakara: 2/269)
Bilki! Nefsinin karanlık tabiatının pisliklerinden temiz lenmesinin hikmetini, Kirli elbiselerin su ve sabunla temizlenmesi gibi öğrenmelisin. Nefis hikmeti ögrendigi anda yumuşar. Ruhlar alemine istiyak edip, cismi şehvet lerden vazgeçer. Şehvetlerinin esaretinden kurtulup, ilim ehlinin ipine sarılır.
Bokrat derki; Dogru yolu bildigi halde dogru yoldan çıkan filozof degildir. Böyle bir kişi ilmi cehalete döndürür. Kendini kurtarmaya ugraşmayan kişi yaşamıyor demektir.
Sokrat derki; Yaşayan kişi yiyip içen, aynı zamanda şehvetlerine maglup olup, şeytani arzularına uyarak nefsini öldüren degildir. Yasayan kişi geçmisteki tattıgı güzelliklerin geride kaldıgını bilen kişidir. Şunu idrak etmelidirki, o anda yapacagı iş, geçmisteki gibi sebatsız ve istikrarsız halde olmamalıdır.
GİZLİ İLİMLER HAKKINDA
Bilki ! ilim sahipleri en şerefli ve en güzel ilimleri kendilerinde toplarlar. Çünkü ulvi ve süfli alemlerin sırlarına ermişlerdir. Ruhanilerin ruhlarını görürler, onlarla konusurlar, onlara karısırlar ve de onlardan birisi gibi olurlar. Gücü yettigince bütün meselelere ve büyük doktorların dahi aciz kaldıgı hastalıklara çare bulurlar.
Bunlar felç, cüzzam, kara sevda, delilik ve sersemlik gibi. Ayrıca ayrılmıs ve birbirlerine dargın kisileri barıstırır. Veya Allah Teala’nın rizası oldugu sekilde iki kisiyi birbirinden ayırır. Ruhlar aleminden gelen haberleri alır. Onların zararlarından sakınır.
Geçmiste kalan ve yeri kaybolmus bir nesneyi veya defineyi meydana çıkarır. Bunlardan yararlanır ve zalimlerin elinden mazlumları kurtarır. Bunların hepside Allah’ın sırrı olan isimlerinde, Ayetlerinde ve harflerindedir. Bunları yapabilen kisiler Allah Teala’nın ilham verdigi salih kullardır. Allah Teala hazretleri sözünü yerine getirmesi sartıyla bunları salih kullarına ihsan eder.
Allah c.c. Kuranı kerimde şöyle buyurmuştur: Bana ibadet ve dua edinki, karsılıgını vereyim ). Bu ilimle amel etmenin bazı şartları olup, bu şartlar yerine getirilmedigi sürece yapılan bir amel asla gerçekleşmez. Bazı alimler bu şartları 27 şarta kadar çıkarmışlardır. Bu mübarek ilmin şartlarından Bazı örnekler şöyledir:
GİZLİ İLİMLERİN VE HAVAS İLİMLERİNİN ŞARTLARINDAN BAZILARI
1. Cezm: Kesin karar. Yapacagın bir amelden hiçbir zaman süphe etmemek. Çünkü süphe yapılan bir ameli bozar. Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: Allah’a dua ederken kabül olacagına inanarak dua ediniz. Bu hadisi serife uyarak, imanı kamil ile amele baslamak ve kalben inanarak Allah c.c. a yönelmelidir.
2. Musabara: Yazdıgı vefke ve okudugu isme talip olan kisi devam etmeli, hiçbir zaman ümidini kesmemeli ve yaptıgı isten sonuç alamazsa, amelinden asla kopmamalıdır. Çünkü çalısan amacına ulasır. Her çalısanında nasibi vardır. Bu ilme devam eden istekli kişi sonunda istedigine nail olur.
3. Kitman: (Gizlemek) Ameli tenha ve kimsenin görmedigi bir mahalde yapmak. Hiç kimseyede söyle böyle yaptım yahutta sunları bunları yaparım deme! Bir haberde; ”Yapacagınız bir haceti gizli ve istinaden yapın” denmistir.
4. Takva: Takvaya giren sartlar, haram yememek, insanlara eziyet etmemek, eziyete dayanmak, yalan ve giybeti terk etmek, sıdka ve nasihata önem vermek, insanlara sevkat ve merhametle bakmaktır.
Havas ilminin ülemaları böyle bir karara varmıslardır. Bu ilmin sahibi ne kadar hayra yönelikse, amellerinde daha basarılı olur. Çünkü Allah c.c. kendisinden korkan ve iteat eden kisiye herseyi teshir eder.
5. Her istenen haceti ruhanilere sormamak. Çünkü onlar seriata göre hareket ettiklerinden süpheli olan hiçbir ameli yapmazlar.
Nasih ilmi Nedir?
Nesh: Lügat manası: İzale, bertaraf, ibtal ve yok etme; izale edilen şeyin yerine başka birinin konulması veya konulmaması, nakletme, kaldırma, hükümsüz kılma, istinsah etme, değiştirme, tahvil etmedir. Nesehe fiilinin mastarıdır. Nesh kelimesinin bu manalardan hangisinde hakikat, hangilerinde mecaz olduğu konusu ihtilaflıdır. Bazı ilim adamları “izale ve iptal etme” manasında hakikat, diğerlerinde mecaz olduğunu söylemektedirler. Şer’i manası: Bir nassın hükmünün ya yerine bir nass gelerek veya hiçbir nass gelmediği halde belli bir zaman sonra kaldırılmasıdır. Bu önceki farzla amel etme müddetini, bu farzla amelin ne zaman bittiğini ve sonrakiyle amelin ne zaman başladığını belirtir. Onun ne zaman biteceği Allah katında bilinir, fakat biz onun hükmünün sürekli olacağını düşünürüz. Onu nesheden ayet gelince onun hükmünün bittiğini anlarız. Bu da bizim ilmimizde bir değişmedir. Fakat Allah katında bir değişme yoktur. Mukaddes bir metnin ilgası manasında da kullanılır. Bu şekilde kendinden önceki hükmü kaldırılan delile nasih, hükmü kaldırılan delile de mensuh denilir. Keza günlük konuşmalarımızda da, güneş gölgeyi izale etti, ihtiyarlık gençliği giderdi, asırlar ve zamanlar birbirlerini neshetti gibi lafızları kullanmaktayız. Ruhların bir bedenden diğerine intikaline inananların kullandığı tenasuh kelimesi de, intikal manasını ifade etmektedir. Bir kitabı istinsah etmek te nakilden başka bir şey değildir. İşte nesh kelimesi, şu yukarıda verdiğimiz manalardan her biri yerinde kullanılabilir. Bazıları, onun bu çeşitli manalarda kullanılışının mecazi olduğunu söylemişlerdir.